kidologlogo

Sosyal Ağların Yarattığı Değişim

Sosyal Ağların Yarattığı Değişim

Günümüz teknolojini, bunun bizlere sağladığı imkanları bundan 15-20 sene evvel sıradan bir insanın hayal dahi edemeyeceği gerçeğini hiç hatırlamadan yaşıyoruz. Bu süreç o denli bir ivme ile ilerliyor ki farkına dahi varmıyoruz. İnsanların tek tuşla kilometrelerce uzaktaki insanlarla görüntülü olarak ileşim kurabildikleri, hayatın olağan akışında tanıma imkanı bulamacağı binlerce kişinin günlük rutini, fikirleri, sevdikleri-sevmedikleri vb. mahremiyet alanlarından haberdar olduğu, Dünya'nın herhangi bir yerinde yaşanan savaşın, doğal afetin, seçimin, darbenin vb. toplumsal olayların anında bilgi alanımıza sunulduğu, yine tek tıkla onbinlerce km uzaktan alışveriş yapılabilen zamanlardayız.Peki bu sosyal etkileşim ne gibi değişiklikler yaratıyor.

İnsanın sosyal bir varlık olduğu gerçeği, bu sosyalliği var olduğu topluluğun bir parçası olma, topluluk içeriside kendini ifade edebilme ve gerçekleştirme ihtiyaçları doğurması ile sonuçlanarak görünür kılıyor. Clayton Alderfey, Maslow'un ihtiyaçlar listesini basitleştirerek yaptığı tasnifte var olma ihtiyaçlarından sonra aidiyet ve gelişim ihtiyaçlarını sayar.

İnsanoğlu var olumsal, temel ihtiyaçlarını karşıladıktan hemen sonra, içerisinde bulunduğu toplumun bir parçası olmayı ve bu toplumda 'zamanının şartları nisbetinde' kendini gerçekleştirmek ve geliştirmek ihtiyacı ile yaşıyor. Bu bağlamda bakıldığında toplumsal açıdan 5. kuvvet olarak adlandırılan internet yarattığı teknoljik alanlarla bizlere yeni yapay toplumlar oluşturuyor. Facebook, Twitter ve Youtube'un "insanları sosyalleştirirken aynı zamanda onları yoğun bir şekilde sanal cemaatlere dahil etmekte" (Yeni Medyada Tek Tıkla Şöhret Üretimi:İnternet Videolarıyla Gelen Şöhret, Nizam ve Sağlam) olduğu gerçeği ile karşılaşıyoruz.

İnsan sosyal alışverişi gereği bu toplulukların birer parçası haline gelmektedir.Öncelikli olarak gençleri etkisi altına alan sosyal medyayı cazip kılan faktörleri düşünecek olursak, kimlik arayışı içersinde olan genç bireyin kendini ifade edebileceği, bunu yaparken kendini saklamak istediğinde buna imkan bulabileceği, görünmek istediğinde imaj teknolojileri sayesinde en görünür olabileceği, gerçek dünyanın sınırlarından ve kurallarından bağımsız ve azade bir ortamda üstelik zahmetsizce, sadece parkmaklarını kullanarak ona bu imkanı sağlayan platformlar olması hemen akla gelecektir. Birey sosyal ihtiyaçlarını karşıladığı ve parçası haline geldiği topluluğun içerisinde bir kimlik kazanırken teknolojinin sağladığı imkanlarla olabildiğince özgürleşmektedir. Böylece sadece özbenliğin ortaya konulması değil, 'sanal ortamlarda yeniden inşa edilen bir stratejiye dönüşümü' (Sosyal Paylaşım Ağlarında Gençlerin Sosyalleşme ve Kimlik İnşası Süreçleri: Facebook örneği; Sütlüoğlu) olarak da kendini gösterir hale gelmektedir.


İlginizi Çekebilir: Sosyal Medya Fenomenleri ve Çocuklar


Kendini gerçekleştirmenin bir yolu olarak ifade ettiğimi sosyalleşme aracı olarak sosyal medya kişiye kimliğini yeniden inşa etme ya da saklama imkanı verdiğine göre, bu örneklerde kişinin hangi benliğini ifade ettiği sorunsalının ortaya çıkacağı düşünülebilir. Oluşturulan kurgusal kimlik, sosyal ortamlarda var olmaya çalışan bireye mahremiyet mi sağlıyor yoksa mahremiyetini açıklamak için mi kullanılıyor.

Her ne kadar sosyal medyanın yeni ve sanal bir toplum kurduğundan bahsetsek de tek tek bu toplumu meydana getiren bireylerin sahip olduğu kültürel kodlara sahip bir topluluk olduğunu göz ardı edilmemesi gerekmektedir.İçerisinde yaşanan toplumun tabuları, inançları , ahlaksal anlayışı sanal topluma da sirayet edeceğinden, gerçeklikte ifade etmekten çekinilen mahrem unsurların ifade bulması esnasında bireyin kendini kurgusal bir kimlikle saklamayı tercih etmesi sonucunu doğurabilmektedir.

Kolay ulaşılabilir ve izlenebilir olmayı tercih eden sosyal medya kullanıcısı parçası olduğu topluluğun yorumlarına, eleştirilerine, müdahalelerine maruz kalacaktır, bir kişi tarafından bile eleştirilmeye çoğu zaman katlanamayan insan erişim kolaylığı sonucu çok fazla sayıda eleştiriye maruz kalabilecektir. Sosyal linç olarak adlandırılan bu durumdan korunmak isteği kurgusal kimliklerin bir sebebini oluşturmaktadır. Bu fikirsel düzlemde bakılırsa, "kurgusallığın ardındaki tek motivasyonun mahremiyeti muhafaza etme ihtiyacı olmadığı da anlaşılmaktadır." (Uyanık,Sosyal Medya: Kurgusallık ve Mahremiyet).

Sosyal medyanın gelişim ihtiyacını nasıl gerçekleştirdiği konusuna gelince, bu husus bireyin neyi talep ettiği sorusu bağlamında ele alınabilecektir. Milyarları aynı anda aynı habere ulaştıran ağlar, bilgiye ulaşımın web ortamında saniyelik kısalıkta ve aynı oranda fiziksel kolaylıkta olması bilgi dünyasının gelişmesine ,bir başka bakış açısı ile yeni bir dünyanın doğmasına sebep olmuştur. (Teknolojik imkanlar her geçen gün bizi hızlı iletişim ve haberleşme ortamına biraz daha alıştırırken bireyin sunulan bu denli çok bilgiden hangisinin güvenli hanginin değil olduğunu ayırt etmek için hıza ve kolaylığa mukavemet göstermesi tercih edilir olmayacaktır. Bunun yanında “Ne yazarsanız yazın o bir datadır. Yanlış bile yazsanız toplumun neleri yanlış bildiği konusunda bir veridir en başta.” (Uyanık,Sedat Kapanoğlu ile söyleşi) söylemi sosyal medyanın bir iletişim ve haberleşme aracı olarak kullanıldığında propaganda aracına dönüşebileceğini ortaya koyar.

Sosyal medyanın bu işlevi ülkemizde ve dünyada bir çok örnekle kendini göstermiştir. Wikileaks belgelerinin internet ortamında yayılması basın yayında yeni bir çağ açmıştır. Yine Arap Baharı olarak adlandırılan hareket ivmesini sosyal medya aracılığıyla arttırmış ve ortadoğu dediğimiz coğrafyada yönetimsel değişikliklere sebep olmuştur. Bu husus bize sosyal medyanın gelişimin yanında dönüşüm işlevi gördüğünün bir göstergesi olmaktadır.

Yeni bir toplum , aidiyet , kimlik ve ilişki anlayışı getiren sosyal medya aracılığıyla kültürel öğelerin değişmesi önü alınamaz bir sonuç olarak karşımıza çıkacaktır. Sosyal medyanın bilgiye ulaşımı kolaylaştırması pozitif anlamda kültürel etki yaratırken , teşhir olgusunun yoğunluğu göz önüne alınınca tüketime yönlendirici işlevi negatif anlamda bir etki doğurmaktadır. Negatif anlamda etki elbette subjektif bir değerlendirmedir. Medyanın tüketicinin ihtiyaç ve tercih çeşitliliğine yanıt verecek piyasalar yaratma gücü ve işlevi üzerinde duran fikirler de mevcut. Pozitif yahut negatif , sosyal medya kullanımının kültürel dönüşüme etkisi büyük olduğu yadsınamaz bir gerçeklik olarak durmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

 

1* e.motivasyon.net aracılığıyla, Porter vd,2003,8

2* Feridun Nizam,Nesrin Öztürk Sağlam; Yeni Medyada Tek Tıkla Şöhret Üretimi:İnternet Videolarıyla Gelen Şöhret,

3* Tuba Sütlüoğlu,Sosyal Paylaşım Ağlarında Gençlerin Sosyalleşme ve Kimlik İnşası Süreçleri: Facebook örneği;s126

4* Dr Faik Uyanık,Sosyal Medya: Kurgusallık ve Mahremiyet,2013,

5*Dr Faik Uyanık,Sosyal Medya: Kurgusallık ve Mahremiyet,2013, s1

6* Burak Karabulut,Bilgi Toplumu Çağında Digital yerliler ,Göçmenler ve Melezler, Pamukkale üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,sayı 21,2015

7*Dr Faik Uyanık,Sosyal Medya: Kurgusallık ve Mahremiyet, 2013 aracılığı ile; Uyanık,Sedat Kapanoğlu ile söyleşi,2009c

8* Kevin Robins; İmaj, Ayrıntı Yayınları,2. Baskı 2013, sy 183

630522

Kişi Okudu

Merve Ertan
KidologLogo

TR

Teknik Destek
(10:00-23:59)

+90(850) 840 11 39

App Store

Google Play

Spotify

karekod

' Bilinçli ebeveynler mutlu nesiller '

* Kidolog E-Bülten Üyeliği ile Bizden Haberdar Olun

© 2024 kidolog.com /Tüm hakları saklıdır.