kidologlogo

Psikolojik Doğum

Erken dönem anne bebek ilişkilerinin ne kadar önemli olduğu uzun yıllardır bilinmektedir. Bebeklerin doğduğunda aslında hiçbir şey hissetmediği, anlamadığı düşünülür. Peki gerçekten böyle midir? 9 ay boyunca anne ile bütünleşmiş olan bebek dünyaya geldiğinde çevresini nasıl algılar?

Bebeğin Hayali

Bir bebeğin öyküsü aslında anne ve babanın zihnindeki hayali ile oluşmaya başlar. Bir bebek hayali kuran ebeveynler zihninde bebeğe dair beklentilerini, onunla ilgili düşüncelerini oluştururlar. Bu nedenle beklenmeyen, plansız gebelikler hem annede hem de bebekte farklı etkiler bırakabilmektedir. Ebeveyn olmaya hazır hisseden anne ve babalar artık bu kararı verdikten sonra zihninde bebek olgusunu şekillendirmeye başlarlar. Anne rahmine düştüğü anda ise her ne kadar onunla sözel olarak konuşma imkanı olmasa bile annenin hissettiği duyguları aynı şekilde bebekte hisseder. Anne mutlu olduğunda bebekte kendini güvende, huzurlu hissedecektir. Anne karnı bir bebek için her ihtiyacının hiç beklemeden karşılandığı bir yerdir. Talep etmesine gerek olmadan açlığını, ısınmasını ve daha birçok ihtiyacını karşılayabilir. Ancak bu dönemde anne eğer stresli, huzursuz, gergin bir gebelik geçiriyorsa bu bebeğin de anne karnında güvensiz bir ortamda hissetmesine sebep olur. Bu nedenle öncelikle zihinde düşünülen bir bebek, ona dair hayaller kurulması bebeğin anne karnına düştüğü andan itibaren aidiyet duygusu geliştirmesine yardımcı olur. Hamilelik sürecinde zihninde bebeğiyle meşgul olarak, bebeğine ninniler söyleyen, onunla konuşan, odasını hazırlayan, eşyalarını hazırlayan ebeveynler bebeğiyle arasında güvenli bir bağ oluşturma yolunda da önemli adım atıyordur.

Fiziksel Doğum

Doğum ile dünyaya gelen bebek artık anne karnında değildir. Anne karnında tüm ihtiyaçları koşulsuz bir şekilde karşılanırken fiziksel doğumu ile dünyaya geldiğinde pek çok stres yaratan durumla karşı karşıyadır. Açlık, susuzluk, soğuk, sıcak ve daha pek çok kaygı yaratan durumla başbaşa kalır. Anne karnında olumsuz duyguları deneyimlemeyen bebek doğum ile başta korkutucu bir dünyaya gelir. Artık ihtiyaç duyduğu şeyleri dile getirebilmek için ağlamayı öğrenmesi gerekir. Rahatsız olduğu duyguların aslında anlamını bilmemektedir. Henüz dünyaya yeni gelmiştir ve bu stres durumlarıyla başbaşa kaldığında ne yapması gerektiğini öğrenebilmek için anneden destek alması gerekir. Yeni doğduğunda henüz anneyi ayırt edemez. Onu kendi bedeninin bir parçası gibi görmektedir çünkü doğuma kadar hep anneden doyum sağlamıştır. Doğum sonrasında ise annenin bedeninden ayrılmıştır ve bu ayrılığın kaygı yaratmadan sağlıklı bir geçiş içerisinde olması çok önemlidir. Annenin bu dönemde hem kendisi hem bebeği için dışarıdan desteğe ihtiyacı olur. Eşinin desteği bu anlamda çok kıymetlidir. Bebeğin tahammül seviyesi yeni doğduğunda oldukça düşüktür çünkü anne karnında hiç beklemeden ihtiyaçları karşılanmıştır. Bu nedenle doğumdan sonra da annenin bebeği bir süre çok bekletmeden acıktığında, altı kirlendiğinde ihtiyaçlarını gidermesi gerekir. Bebek fazla bekletildiğinde ona acı veren durumlarla uzun süre baş başa kalır ve bununla nasıl baş etmesi gerektiğini öğrenemez.

Sadece fiziksel ihtiyaçların karşılanması elbette yeterli değildir. Anne karnındayken çocukla konuşmak, stresten uzak durmak ne kadar önemliyse doğum sonrasında da çocuk her ne kadar anlamıyor olsa bile onunla konuşmak, gülümsemek, ona dokunmak bebeği olumlu olarak etkileyecektir. Onun için korkutucu olan dünyada yaşadığı stresi, kaygıyı azaltmasına yardımcı olacaktır. İlerleyen aylarda bebeğin çevresini de keşfedip göz teması kurmaya başladığı dönemlerde bebeği ile göz teması kurmayan anneyi fark eden bebek 'orada annemin ilgisini daha çok çeken bir şey var' şeklinde düşünmesine sebep olur. Bu düşüncesi ise annenin gözünde kendini değersiz hissetmesine sebep olur. Annenin ilgisini çekebilmek için onun baktığı yere bakar bu şekilde annenin istediği şekilde bir çocuk olmaya çalışır. 

Bebekle kurulan bağ anne ve babanın bebeğe dair kurduğu hayallerle başamaktadır ve tüm bu hayaller aslında çocuğun gelecek yıllarındaki davranışları üzerinde etkilidir. Bu nedenle her ne kadar sizi anlamadığını, hissetmediğini düşünüyor olsanız da bebeğiniz siz ne hissediyorsanız bunu hisseder ve anlar. Bebeğinizden kapı arkalarında fısıldayarak saklamaya çalıştığınız duygularınız onun güvensiz hissetmesine sebep olur ve huzursuz, gergin bir dönem geçirir. 

Çocuğunuzun sizi her ne kadar anlamadığının düşünseniz de ona yaşadığınız duyguları anlatmaya mutlaka özen gösterin. 

Merak ettikleriniz ve destek almak istediğiniz konularla ilgili randevu oluşturmak için tıklayınız.

513074

Kişi Okudu

Ebru Görgülü
KidologLogo

TR

Teknik Destek
(10:00-23:59)

+90(850) 840 11 39

App Store

Google Play

Spotify

karekod

' Bilinçli ebeveynler mutlu nesiller '

* Kidolog E-Bülten Üyeliği ile Bizden Haberdar Olun

© 2024 kidolog.com /Tüm hakları saklıdır.