Oyuncak seçerken çocuğun iç dünyasını yansıtabilecek seçimler yapmalıyız. Nitelikli, sürekliliği olan (uzun süre kullanılabilen), yapılandırılmamış (hayal gücünü destekleyici) oyuncaklar tercih edilmelidir.
Pahalı ve elektronik oyuncaklar yaratıcılığı ve düşünme becerisini desteklemeyebilir. Çocuğun oyuncak yaratmasına ve dönüştürmesine fırsat verilmelidir. Oyununu kendisi kuramayan çocuk üretken bir yetişkin olmakta zorluk çeker. Çok uyaranlı (çok renkli, parlak, desenli) oyuncaklar, doyumsuzluğa yol açabilir. Oyun dünyasında sürekli uyarana maruz kalan çocuk yetişkin olduğunda uyaran düşkünlüğünü sürdürecektir.
Çocuğu oyuncak dünyasından izole etmeye çalışmak, beğendiği bir oyuncağı çok var düşüncesi ile almamak da sağlıklı bir davranış değildir. Çok oyuncak, kalitesiz oyun alanı demek değildir. Oyuncak sayısı arttıkça dikkat dağınıklığı artmaz, oyuncaklar oyun oynanamayacak kadar dağıtılırsa dikkat dağılmaya başlar.
Dağınıklık olduğunu düşündüğünüz alanı çocuğa sorarsanız orada kocaman bir dünya olduğunu görürsünüz. Hayvan oyuncaklarının içinden çizdiği kağıt parçalarını bulmanız dağınıklık değil, üretkenliktir. Hayvanlarına kitap tasarlamış ve okumuş olabilir. Legoların içinde araba gördüğünüzde otopark tasarlamıştır. Önemli olan çocuğu bilişsel ve fiziksel olarak yormayan, besleyen alanı yaratmaktır.
Bahçeşehir Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi bölümünden mezun olmuştur. Üsküdar Üniversitesi'nde Çocuk Gelişimi alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Gelişim testleri, çocuk objektif testleri ve projektif testleri uygulayıcısıdır. Lisans eğitimi sırasında birçok kongreye katılmıştır.