kidologlogo

Oyun ve Oyuncak

OYUN ve OYUNCAK

Oyun, çocuğun gelişiminde yapı taşıdır. Çocuklar, dünyayı oyun yoluyla keşfeder, anlamlandırır. En başta kendisini, ailesini, çevresini, duygularını ve daha pek çok şeyi oyun içinde tanır. Toplumsal yapıyı, rolleri anlaması için oyun bir deneyim alanı sunar çocuğa.  Oyun sayesinde gerçek hayattaki zorluk ya da karmaşalarla baş etme gücünü sınar. Çocuklar, defalarca aynı oyunu oynayabilir ve bu sayede o duruma/olaya ilişkin çeşitli varyasyonlar ortaya koyarak durumun ya da olayın üstesinden gelmeye çalışabilirler.

Çocuklar için oyun, ayrıca vakit ayırılması gereken bir durum değil onların tam içinde bulundukları durumdur. Buna ‘’çocuğun oyun hali’’ dersek abartmış olmayız.

Çocuk gelişiminde pek çok kuramcı çocukların oyunlarını incelemiştir. Oyun üzerine pek çok araştırma yapılmıştır. Eğitimci bilim insanı Maria Montessori tüm bu kuramları ve oyun üzerine yazılan yazıları tek bir cümle ile özetlemiş ve ‘’Oyun çocuğun işidir’’ diyerek oyunun çocuklar için anlamını vurgulamıştır. Fred Rogers da ’Oyun oynamak çocukluk sırasında icra edilen bir meslektir’’ diyerek oyunun çocuklar için öneminden söz etmiştir.

Çocuklar tüm zamanlarını bir ‘’oyuncu’’ gibi geçirmektedir. Günün her saati çeşitli rollere girerek (ki bu kimi zaman bir kedi, kimi zaman bir şoför, kimi zaman da masa olabilmektedir) duygularını düzenlemekte, düşüncelerini sınamakta, nesne ve canlılarla ilişkileri anlamlandırmaya çalışmaktadır.

Oyuncaklar da çocukların bu keşif sürecine katkı sunan araçlardır. Nitelikli bir oyuncak çocuğun gelişimini desteklemekte ve ona yeni fikirler üretebilme konusunda aracılık etmektedir. Oyuncaklar, çocukları yalnızca eğlendiren nesneler olarak görülmektedir. Oyuncakları bu kadar basite indirgemek çocuğun üzerindeki etkisini gözden kaçırmamıza sebep olabilmektedir.

Sesli, ışıklı, çekçekli oyuncaklar yoluyla çocuk motor becerilerini devreye sokarken bilişsel süreç de aynı şekilde gelişmektedir. Çocuk oyuncaktaki sesin nasıl çıktığını, ışığın nasıl yandığını anlamak için oyuncağın düzeneğini inceler, denemelerde bulunur, gözlem yapar. Kimi zaman deneme yanılma ile kimi zaman da yetişkin desteği ile oyuncağa ilişkin öğrenme gerçekleştirir. Erken dönemde oyuncaklarla olan bu öğrenme deneyimi ileriki yıllarda da yaşam becerilerini desteklemeye yardımcı olmaktadır.

Yalnızca yapılandırılmış oyuncaklar yerine yaratıcı oyuncaklar da çocukların gelişimine destek olmaktadır. Hatta öyle ki oyuncaksız oyunlar da mümkündür. Çocuklar en çok yetişkinle, etkileşimle ve somut nesnelerle öğrenirler. Bu sebeple sizin varlığınız bir oyun aracı, evinizdeki her nesne de birer oyuncak olabilir.

Oyuncak denildiğinde rengarenk, biçim verilmiş (bebek, bardak, araba vb.) bir ürün akla gelse de çevrenizde görebileceğiniz her şey çocuklar için birer oyuncak olabilmektedir. Temiz bir örtü, yapraklar, taş, sandalye, tencereler, kaşıklar, bardak ve aklınıza gelebilecek pek çok şey. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise çocuğun güvenliğini riske atacak herhangi bir materyal, araç kullanılmamasıdır.

Oyuncaksız oyunlara örnek olarak doğada vakit geçirmek, taşların, yaprakların, ağaçların şekil ve renklerini incelemek, hayvanların seslerini dinleyip taklit etmek, hayvanları gözlemlemek, beden ile ritim tutmak (ayakları yere vurarak ritim oluşturmak, ellerle alkış yapıp ritim çalışmak gibi), mutfakta yiyecekler hazırlamak, ev işleri yapmak ve tüm bunları eğlenceli hale getirmek! Her bir oyun için bir hikaye oluşturmak ve oyun sırasında eğlenmek.

Peki oyun oynamaktan sıkılan anne baba yetişkinler ne yapmalı?

Oyun oynamak çoğu yetişkin için sıkıcı olabilmektedir. Çocuklar dakikalar hatta saatlerce onlarla oynamanızı isteyebilir. Elbette her yetişkinin saatlerce oyun oynayacak vakti ya da motivasyonu olmayabilir. Çocuklar da yetişkinin oyuna zorla dahil olduğunu hisseder ve her an gideceğini düşünerek strese girebilir, yetişkini oyunda daha çok tutabilmek için mücadele verir ve sonunda yetişkin oyundan ayrılmak istediğinde çocuk mutsuz olabilir. Böyle durumlarda yetişkin sevdiği bir oyunu oynamayı teklif edebilir, böylece oyundan keyif alacaktır. Ya da çocuğun oyununa dahil olduğunda ortak bir süre belirlenebilir, bu süre bittiğinde oyundan ayrılacağını ifade edebilir. Böylece oyun yarıda kalmamış olur, çocuk da zihnen yetişkinin oyundan ayrılacağı zamanı bildiği için rahat edebilir.

Kısacası oyun çocuğun vazgeçilmez parçasıdır.

Oyuna devam. ????

44613

Kişi Okudu

Eda Biçici
KidologLogo

TR

Teknik Destek
(10:00-23:59)

+90(850) 840 11 39

App Store

Google Play

Spotify

karekod

' Bilinçli ebeveynler mutlu nesiller '

* Kidolog E-Bülten Üyeliği ile Bizden Haberdar Olun

© 2024 kidolog.com /Tüm hakları saklıdır.