kidologlogo

Çizgi Filmler Çocuklarımıza Duygusal Şiddet Uyguluyor Mu?

Şiddet, insanlığın başlangıcından bugüne kadar varlığını koruyan bir kavramdır. Birçok medeniyetin yok olması ve tekrar kurulmasının temel sebepleri arasında gösterilebilmektedir. Bu sebeplerden dolayı toplumlarda yüzyıllardır var olan şiddet olgusunun önüne geçilebilmesi ve sonucunda oluşan olumsuz olayların karşısında gerekli bazı önemlerin alınması gerekmektedir (Ergeç ve Doğan, 2016). Gerçekte insanın varoluşunda bulunan ve bastırılmış özellikleri içinde barındıran bir davranış şekli olan şiddet, kişide var olan güç ve kudretin olumsuz sonuçlar doğuracak şekilde bir başkasına uygulanması veya gösterilmesi olarak tanımlanabilmektedir (Subaşı ve Akın, 2006). Gündelik hayatta şiddet ve saldırganlık içeren olaylarla eskiye göre daha fazla karşılaşıldığını söyleyebilmek mümkündür. Toplumda yaşayan her bireyin çevresi olan sokak, okulda ve hatta aile içinde nitelik ve nicelik açısından değişmiş şekilde şiddet unsurları görebilmektedir (Tozlu ve Solak, 2006).

Şiddet sadece kişiyi ya da kişileri fiziksel zarara uğratan bir kavram değildir. Fiziksel hasarın yanında psikolojik zarar verebilir veya fiziksel zarar olmadan yalnızca şiddetin uygulandığı kişiye psikolojik zarar verebilmektedir. Ancak gösterilen davranışların hangisinin şiddet olup olmadığı kişinin yaşadığı toplumun kültürü ile ilişkili olarak karar verilmektedir (Bilim Teknik, 2001: Sayı 35). Özetlenecek olursa şiddeti üç temel başlık altında incelemek mümkündür; Birincisi fiziksel şiddettir. Fiziksel şiddet ise, bireylerin vücutlarının herhangi bir yerinde dışardan alınan acı verici deneyimler olarak tanımlanabilmektedir. Bu edinimlere yumruk atma, tekmeleme, sopa ile vurma, yakma, işkencede bulunma gibi eylemler örnekler verilebilir (Ünsal, 1996). Sözel Şiddet, sözlerle karşıdaki kişinin sürekli olarak korkutulması, cezalandırılması ve zaman içinde sindirilmesi olarak tanımlanabilmektedir (Polat, 2016).

Duygusal şiddet ise, aşağılamak, alay etmek, üstten konuşmak, duygusal olarak sıkışmasını sağlamak, aşırı kısıtlama, kıskançlık, sorumluluk yükü gibi unsurları kapsamaktadır. Ayrıca duygusal şiddet örnek gösterilecek bazı davranışlara da örnek verilebilmektedir bunlar; sevgi, şefkat, ilgi, onay, destek gibi duygu ve duygusal ihtiyaçların göz ardı edilmesi, küçümsenmesi, dine, ırka, dile, kültürel gruba veya geçmişe ait değer verilen inançların aşağılanması veya onlara aykırı davranmaya zorlanması, kadının maddi ve manevi destek alabileceği kurum ve kişilerden soyutlanmasına yönelik olarak arkadaş ve aile bireylerinin sürekli aşağılanması, görüşmenin denetlenmesi ve engellenmesi olabilmektedir.

Şiddet yeni oluşan bir kavram değildir ancak medya üzerindeki şiddetin araştırılmaya başlanması yeni bir durumdur ve altmış yıl önce bu eyleme başlanmıştır (Ergeç ve Doğan, 2016). Çocuğun çevresinde bulanan uyarıcıların çocuğu şiddete sürüklemeyecek şekilde biçimlendirilmesi birçok uzman tarafından söylenegelmekte ancak günlük yaşama uyarlamada görmezden gelinen bir konudur. İncelendiğinde ise animasyon, çizgi film, reklam ve dizi gibi medyatik faktörlerin içeriklerinde çok sayıda şiddet unsuruna rastlamak mümkündür (Yılmaz ve Destegüloğlu, 2019). Örneğin Aydemir (2014), tarafından yapılan bir çalışmada televizyondaki reklamlar şiddet unsurları açısından incelenmiş ve inceleme sonucunda reklamların bilinçaltı yolu ile izleyiciye şiddet unsurları gösterdiği ortaya çıkarılmıştır.

İlginizi çekebilir: Sosyal Medya Fenomenleri ve Çocuklar

Medya araçları içerisinde insanlar üzerinde en çok etkiye sahip olanlardan biri şüphesiz sinema sektörüdür. Bu alanda yapılan filmler, haberler ve reklamlar da çok önemlidir. Önceleri çok önem verilmeyen bu sektör yıllar ilerledikçe değerini artırarak büyük bir sektör halini almıştır. Duygu ve düşünceleri yansıtarak zenginleştiren bu sektör toplumun bakış açısını etkilemekte ve herkes tarafından çok bilinmeyen konular hakkında yeni ve ortak bir fikir oluşmasında da öncülük etmektedir (Güçhan, 1992). Büyüyen sektör içinde yapılan çalışmalar da artarak devam etmektedir. İki bine yakın olarak televizyonun insan üzerindeki etkileri üzerine yapılan araştırmalardan altı yüz tanesinin sadece şiddet unsuru üzerine yapılmış olması medyadaki şiddet konusunun ehemmiyetini gözler önüne sermektedir (Pecora, Murray ve Wartella, 2006).

Ayrıca erken çocukluk dönemindeki çocuklar kendilerine örnek olarak belirledikleri kahramanları, hayatlarına ve oynadıkları oyunların içerisine dahil etmeye başlarlar (Yavuzer, 1998). Bu nedenle çocuklar için yapılan filmlerin içeriğinin incelemek ve bu inceleme sonucundan yararlanılarak film içeriklerinin düzenlenmesi, çocukların duygu düşünce ve hayallerini şekillendirmenin yanında bilmedikleri konular hakkında doğru fikirlere sahip olmaları ve sağlıklı oyun kurmaları açısından çok önemli bir yere sahip olabilecektir. Çünkü  televizyon ve şiddet unsurları arasında bağlantı olduğu bilinmekte ve izleyiciler tarafından izlenen şiddet ögeleri toplumu bu ögeler karşısında duyarsızlaştırmaktadır (Pazarbaşı, 2018).



Biz nasıl önlemler alabiliriz?

  • Çocuklar çizgi film izlerken çocuğa bakım veren yetişkin eşlik etmelidir.
  • Elde olmayan sebepler ile çocuk ekranda şiddete maruz kalmışsa şiddetin nedenleri ve çözmek için neler yapılabileceği çocuk ile tartışılmalıdır.
  • Ebeveynlere yönelik medya okuryazarlığı eğitim ve konferansları düzenlenebilir.
  • Medya unsurlarını çocuğun yararını gözeten uzmanlar bir araya gelerek bir denetim organizması oluşturulabilir.
  • Okul müfredatlarına doğru ekran kullanımı için konular eklenebilir.
  • Çocukların en çok izledikleri filmlerin içeriğindeki şiddet öğeleri belirlenip tedbir alınabilir.

Çocuğunuz ile ilgili tüm soru ve sorunlarınız için benimle iletişime geçin.

111531

Kişi Okudu

Melike Gürbüz
KidologLogo

TR

Teknik Destek
(10:00-23:59)

+90(850) 840 11 39

App Store

Google Play

Spotify

karekod

' Bilinçli ebeveynler mutlu nesiller '

* Kidolog E-Bülten Üyeliği ile Bizden Haberdar Olun

© 2024 kidolog.com /Tüm hakları saklıdır.